Her şey 90’lı yıllarda ABD Deniz Kuvvetleri’ne ait haberleşme sistemlerinin kriptolanmasıyla başladı,amaç iletişimin izlenmesini önlemekti.Uygulama başarılı olunca, askeri ve istihbari süreçlerinde kullanılmaya başlandı. Yıl 2004 olduğunda ise proje TOR ismiyle herkese açıldı.Ancak artık projenin amacı da değişmişti: Amerika’nın yurtdışında desteklediği muhalifler için takip edilemeyecek bir ortam sağlamak.Böylece TOR (The Onion Network) ağını kullanan kimse, herhangi bir kişi ya da devlet tarafından izlenemeyecek, anonim olarak kalacaktı.Böylece başta İran, Çin, K.Kore gibi ülkeler olmak üzere, Amerika karşıtı ülkelerdeki muhalifler haberleşebilecek, organize olabilecekti.Projenin sponsorları başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere Google, Cambridge Üniversitesi ve İnsan Hakları Örgütü gibi kurum v şirketlerdi.TOR’un halka açılması, kullanıcısına gizli ve kriptolu iletişim imkanı sağlaması, pek çok kişinin ama özellikle suçluların dikkatini çekti.TOR’un açtığı kapıdan giren suçlular, kendilerine orada yeni bir dünya kurdular. Gözlerden uzak, karanlık derinlerde bir dünya.

Bu yeni dünyaya farklı isimler verildi: Jeep Web (Derin Ağ), Dark Web (Karanlık Ağ), Secret Web (Gizli Ağ) ya da Underground Web gibi.Bu dünyaya Google’dan giremezsiniz, onu arama motorlarında bulamazsınız. Çünkü siz, etrafı duvarlarla çevrili bir “bahçede” geziyorsunuz.Deep Web ise parolarla korunan, ödeme duvarlarının arkasına saklandığı ve erişmek için ayrı bir yazılımın gerektiği bambaşka bir dünya.Bu dünyada .com’lar, .org’lar, .net’ler vs. gibi uzantılar yerine .onion uzantıları ve garip, anlamsız ya da saçma site isimleri var.1Deep Web, her gün kullandığınız yüzeysel internetten 500kat daha büyük. Google, yasal ağın %16’sını yakalarken, Deep Web’e hiç ulaşamıyor.Google’da arama yaptığınızda, aslında var olan ve yolu bilindiği takdirde erişilebilecek bilgilerin sadece %0,03’ünü görebiliyorsunuz.Başka bir deyişle, bugün internette arama yapmak, devasa okyanusların sadece en üstündeki 2 santimlik alanında avlanmak demek.Oysa okyanusun derinlerinde, internetin en gizli sırları ve bu sırları birbirlerine fısıldayan her türden suçlu var.Oysa okyanusun derinlerinde, internetin en gizli sırları ve bu sırları birbirlerine fısıldayan her türden suçlu var.Derinlerde neler yokki? Uyuşturucu, silah, çalıntı eşyalar, devlet sırları, sahte evraklar, pornografi,kiralık katiller,organ kaçakçıları.Tüm bu ürün ya da hizmetler(!), Amazon ya da Ebay benzeri platformlarda açıkça pazarlanıyor, forumlarda bu konular serbestçe konuşuluyor.Gerçeğinden ayrılamayan pasaportlar, diplomalar, ehliyetler yada diğer önemli belge ve evraklar birkaç yüz $ karşılığında el değiştiriyor.Ölü ya da canlı insanlardan gelen böbrekler 200K$’dan, kalp 120K$’dan, karaciğer 150K$’dan, bir çift göz 1500$’dan satılıyor.Quick Kill, Killer for Hire, Contract Killer gibi başlıklarla Irak'da, Afganistanda görev almış askerler kiralık katil hizmeti(!) sunuyor.Az kullanılmış silahlar, ordudan çalınmış mühimmatlar hatta MANPAD gibi (omuzda kullanılan) ağır silahlar bile bu dünyada satılıyor.Pedofililer için hazırlanmış, çocuk istismarına dair iğrenç ilanlar, hatta online gösteriler bu karanlık dünyanın pazarında yer alıyor.Hacklenmiş sitelerden çalınan kredi kartları, ait oldukları ülkeye ve geçerlilik oranlarına göre müşteriler arasında alıcı buluyor.Şeytanın Nefesi gibi özel uyuşturuculardan, eroin, kokain gibi standart uyuşturuculara kadar envai tür uyuşturucu en çok satılan arasında.Çalınmış kimlik bilgileri toplu halde satılıyor, hatta bazen bedavaya bile dağıtılıyor (bizden çalınanlar da orada).Belli bir ücret karşılığında her siteyi ya da hesabı hackleyebileceğini iddia eden hackerlar da, bu dünyanın en önemli aktörleri arasında.Devletlere ait gizli dökümanlar, askeri bilgiler, önemli şirketlere ait ticari sırlar.

Onlar da ücreti karşılığında el değiştiriyor.Zararlı yazılımlar, özel amaçlar için kodlanmış özel yazılımlar hem hazır olarak bulunabiliyor, hem de müşteriye özel yazılabiliyor.Bu yeraltı dünyasında ne dolar, ne de euro geçiyor. Alışveriş için başta bitcoin olmak üzere, sanal birim birimleri kullanılıyor.Floodu uzatmak istemiyorum, olanları duyduktan sonra geri kalanların ne olabileceğini artık hayal gücünüze bırakıyorum.Bu dünyaya girenler, sadece suçlular değil. Sıradan kullanıcılar, meraklılar, gazeteciler, muhalifler, istihbarat örgütleri vs de var.Peki burası takip edilemiyor mu?Takip edilebildiğini iddia eden kaynaklar var ama pratikte bunun imkansıza yakın olduğu da biliniyor.Ancak istihbarat örgütlerinin, teknik olmayan bir takım istihbari yöntemlerle bazı suçluları yakaladığı da bilinen bir gerçek.Ne olursa olsun, bilmemiz gereken şey; bilinen ya da bilindiği sanıldığı dünyanın derinlerinde, çok büyük ve karanlık bir dünya daha var.Floodu Philips Adams'ın bir sözüyle bitirelim:

İnternet, patolojik ruh halleri için bir teslimat sistemi görevi görüyor..
(@lagaribey isimli Twitter kullanıcısından alıntı)